FELİPE MELO RÖPORTAJI

 
İtalyan "TMW magazine" dergisi Felipe Melo ile güzel bir röportaj yapmış. Orjinali için tık.
Bizim çoğu spor sitesinde Galatasaray ile ilgili kısımlar var ama ben elimden geldiğince tüm röportajı çevirmeye çalıştım. 3 yıldır işim nedeniyle öğrenmeye çalıştığım İtalyanca'nın da bir faydasını görmüş olayım artık dedim...


SİYAH-BEYAZ'IN ARDINDAN HAYATIM

Felipe Melo gülüyor.  Bir savaşçı gibi bakıyor ama karar vermiş: Kılıcını sadece alanını çizmek için kullanıyor artık. “Şimdi çok sakinim, şimdi farklıyım.” diyor. Odanın dışında hayat çok hızlı akıyor. Barcelona'dayız ve dışarıdan deniz kokusu geliyor. İspanya güne yeni uyanıyor ama gladyatörün gözleri tamamen açık. "Haftasonu için eşim Roberta ile buradayım. Biraz rahatlamak ve stres atmak için..." 


"Bu yeni bir adam" diyor. Kalbinde ve dövmeleri ile bedeninde İncil'den bazı alıntılar yazıyor. Kolunda da birkaç isim var:  Lineker, Davì ve Pietra... Göğsünde ise arkadaşları ve kardeşlerinin isimleri var. En son yaptırdığı dövmeyi gösteriyor gururla.


“Sevgimi ve değerlerimi benimle birlikte taşıyorum" derken gülüyor Melo.  "Rio yakınlarındaki Volta Redonda'da doğdum. Çocukluğumdan beri futbol oynuyorum. Nelson okulunda başladım. İsmini antrenörümüzden alıyordu. 8 yaşımdayken Vasco De Gama beni izlemeye geldi ve beğendi ama babam izin vermedi. 1 sene sonra da Flamengo geldi! Reddedilebilecek bir şey değildi!"



YENİ BİR İNSANIM

-Orta saha oyuncusu olarak mı doğup büyüdün?
Doğdum evet ama sonra pek çok role büründüm. Mesela Zico kupasında forvet oynadım ve 14 maçta 17 gol attım.  Zor bir şeydi bu, en az 16 yıl önceydi. Fakat daha sonra orta sahaya döndüm yani kalbimdeki yere.


-O zamanlar San Paolo'ya karşı 2 gol atmışsın. 
Evet, Luis Fabiano ve Kaka karşısında oynuyorduk, 1-3 mağlup durumdaydık, 2 gol attım ve berabere bitirmemize yardımcı oldum. Ertesi gün beni görmeliydin! Bütün gazeteler maçın en iyi oyuncusu olduğumu yazıyordu. Sonra Internacional karşısında ikinci yarı oyuna girdim ve galibiyet golünü attım. O maçla gruptan çıkmıştık ne büyük bir sevinçti!
Sokakta kimi görsem "Hey Felipe bizi bırakmadığın için teşekkürler" diyordu.
  
Sonra Cruzeiro'ya geçtim. Flamengo muhteşem bir takımdı ama ekonomik olarak zor bir dönemdeydi. Paramı alamıyordum. Wanderley Luxemburgo için o takımı seçtim. Bir Mineiro, bir Brasileiro ve bir de bölgeler kupasını kazandık.  Muhteşem bir tecrübeydi. Ordan da Gremio'ya transfer oldum ve bütün hayatım değişti.

-Sadece 6 ayda mı?
Porto Alegre'de bir partide eşim Roberta ile tanıştım. Arkadaşlarım ve aynı zamanda meslektaşlarım Bastos ve Pitbull ile birlikteydim. Çarpıcı bir sarışın gördüm ve bir çığlık attım. Onunla beraber olmaya başlayınca gözüm başka kimseyi görmez oldu. 
Orada Brezilya'nın en güzel kadınları vardı ve ben 10 yaş daha gençtim, ne kadar zorlandığımı düşünün! Fakat ona söz vermiştim.

İlk buluşmamızda Japon yemekleri yapan bir yere gitmek istedi. Ona bende Japon mutfağını çok severim dedim. Fakat birden chopstickleri elimde buldum. Mecburen Suşi'yi ilk kez tadacağımı itieraf etmek zorunda kaldım :) Aynı şey Şarapta da oldu. Şimdi sessizce yiyorum. Ben basit bir çocuğum. O ise varlıklı bir aileden geliyordu.


Fakat Roberta çok hoş bir insan, onunla herşeyi paylaşabiliyorum. Şimdi o bir anne, 8 yıldır beraberiz. 

-Çocuklarından bahsedelim biraz istersen?
Tabiiki. Onların isimleri de vücudumdaki dövmelerde.  İlk çocuğumun ismi Lineker olacaktı... Sen sormadan anlatayım. İngiliz futbolcu Lineker ile bir alakası yok. Sadece babamın bana koymak isteyip koyamadığı ve sonra da benim oğluma koymak isteyip koyamadığım bir isim. Çocuklarım Davì 6 yaşında ve Pietra 4 yaşında. Haziranda 3. çocuğumuz olacak. Fakat ismini bana bir müddet sormayın :)

-Brezilya sonrası futbol hayatına dönelim. Avrupa'ya... 
19 yaşındaydım Porto veya Benfica'ya gidecektim. Transferin son günü Hector Cuper aradı ve seni Mallorca'ya istiyorum dedi. Oraya gittikten 6 ay sonra Racing Santander 3m€ ödeyerek beni aldı. 


Orada hem ışıklar hem de gölgeleri tecrübe ettim. İlk yıl iyiydi. İkinci yıl Miguel Angel Portugal beni sol kanat oynattı. Sol kanat oyuncusu değildim ve zor bir yıldı. Kariyerimde bir değişiklik yapmaya karar verdim. Benimle bir süredir ilgilenen Almeria'ya gittim.  Hayatımda gördüğüm en iyi hocalardan biri ile orada çalıştım; Unai Emery. Onunla birlikte muhteşem bir yıl geçirdim. Xavi ile birlikte ligin en iyi 2 orta saha oyuncusundan biri seçilmiştim. 

-Brezilya, İspanya ve İtalya: Fiorentina'ya geldin.
Floransa'ya bağlanmıştım. Harika bir tecrübeydi. Poggio Imperiale'de yaşıyordum. Piazzale Michelangelo'ya yakındı. Atmosfer harikaydı gerçekten 12. adamdılar. 

-Fakat sadece 1 yıl kaldın?  
Teknik direktör değilim ama bence çok geride oynuyordum. Burada İspanya'da ve aynı şekilde Brezilya'da bu pozisyondan çok daha fazlası bekleniyor. Yine de bana kalsa çok daha uzun kalırdım ama Juventus 25m€ önerdi ve Fiorentina kabul etti. Taraftar beni hain olarak gördü oysa ben kalmak istemiştim. Hocam Prandelli idi ve eminim kalsaydım 30m€ da ödeyen olacaktı.

Juventus tecrübem ise ikiyüzlü idi. Tek başıma kazandığım maçlar oluyordu, Roma maçı gibi. İlk yıl müthiş başladık fakat sonra kazalar yaşadık ve Paolucci gibi gençlerle devam ettik. Hepsi benim hatam mıydı?

-Bidon?
Yeahh! Bir de Altın bidon seçildim. İtalya'da ironik bir ödül olduğu bilinir ama Brezilya'da durum böyle değil ve çok eleştirildim, saldırıya uğradım.



-Juventus'tan Galatasaray'a kiralandın hem de satın alma opsiyonuyla.
Bu arada bu röportaj benim için bazı şeyleri söylemek için bir fırsat oldu. Ben hayatımda hiçbir zaman Juventus hakkında kötü bir şey konuşmadım. Bazı açıklamalarım yanlış çevrildi ve bazı ifadeler yanlış anlaşıldı. Juventus büyük ve profesyonel bir şirket. Takım yine eski başarılı günlerine dönerse çok mutlu olacak pek çok taraftarı var.

-Peki geri dönecek misin?
Hayır asla! Benim ve ailem için zor bir 2 yıl geçirdim. Tekrarlıyorum bu şansı bana verdikleri için minettarım ama benim oradaki hayatım bitti.

-Türkiye'ye gidişin ve Galatasaray seçimin?
Paris Saint Germain'in teklifini kabul etmedim. Real Madrid için beklemek istemedim. Galatasray büyük ve harika bir takım. Bana iyi para ödüyorlar, hatta Juventus'ta kazandığımdan daha fazla. Sadece 6 ayda taraftarın idolü oldum. Bidon ödülünü haketmediğimi herkese gösterdim.

-Belki de ligin kalitesi İtalya'dan daha düşük.
Daha mı düşük?  Lig çok zorlu ve taraftarlar çılgın. Rakipler bize karşı ellerinden gelenin %110'unu veriyor. Ayrıca son İtalya şampiyonu ile Türkiye 2. si karşılaştı biliyorsun. Trabzonspor'un Inter'e ne yaptığını görmedin mi?

-Orada hayat nasıl?
Yemekler muhteşem, Brezilya'ya benziyor hiç tahmin etmezdim. Taraftar çok ateşli. Düşünün, Galatasaray taraftarı tezahürat desibel seviyesinde dünya rekoru kırdı. Onlar muhteşem! Türkçe çok zor, konuşamıyorum. 50 yıl da uğraşsam konuşabileceğimi sanmıyorum. Soyunma odasında biraz İtalyanca, biraz İngilizce, biraz da İspanyolca konuşuyoruz ve işimizi görüyor. 

-Stadlar ve taraftarlar ile ilgili hatırladığın en heyecanlı anın ne?
130bin taraftar vardı, Santos 'da oynarken Maracana stadyumunda. Benzerini görmediğim bir şov vardı, çok güzeldi.

-Kariyerinde ağır bir yük: Dünya kupasında Robben'e attığın tekme.
Aptalcaydı biliyorum. Hatalıydım. Fakat bir daha böyle bir şey tekrarlanmayacak, büyüdüm ve farklı biri oldum artık.

-Brezilya'da nasıl karşılandın?
Basın berbattı. Şok olmuştum. Fakat halk benimleydi. Bana savaşçı diyorlardı ve bu tavırlarına çok memnun olmuştum.

-2014 Dünya kupası ile ilgili hayallerin?
Hayır hayal değil! Kesin. 2014 dünya kupasına Brezilya'ya, evime gideceğime eminim. Huzurluyum, sakinim ve daha az agresifim. İnanç beni çok değiştirdi.

-Sen bir "İsa'nın atleti"sin ve dövmelerin senin ne kadar inançlı biri olduğunu gösteriyor.
Evet, çok dindar bir aileden geldim. Evangelica 'yı diğer tüm tüm müziklerden daha fazla dinliyorum.

-Saha dışında Felipe Melo nasıl biri?
Basit bir adam. Bilgisayar oyunlarını severim. Menajerlik oyunlarını mesela. Futbol, futbol, bir de futbol! Decoderim var evde de maç izliyorum. Heh bir de Japon mutfağı var tabi.

-Gelecekle ilgili hedeflerin?
Real Madrid, Manchester United ve Milan'da oynamak. Ve bir de tabiiki 2014 dünya kupasına gitmek!

Yorumlar

  1. perfetto
    bravi signor

    ender

    YanıtlaSil
  2. Hahaha eyw. müdür grazie :)

    YanıtlaSil
  3. bence harika çevirmişsin. tebrik ederim. Melo'nun Galatasaray'a bu roportajda da vurgu yapması beni sevindirdi.

    YanıtlaSil
  4. @Futbol Arısı: Teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Djiehoua: Futbol Canavarı

HAYATIMIN FİLMLERİ #41.Ip Man#

HAYATIMIN FİLMLERİ #46.The Pianist#

Şampiyonlar Ligi 3.torba aşkına

Transferdeki akıl durgunluğunun son adımı: Engin Baytar

HAYATIMIN FİLMLERİ #30.Rain Man#

35'lik Cris ve Cruzeiro 2003

HAYATIMIN FİLMLERİ #31.Old Boy#

SPOR TARİHİNİN EN BÜYÜK 10 AYARI