Geçen yıldan ne değişti? ~ GENÇLERBİRLİĞİ 3-3 GALATASARAY


Galatasaray'ın arka arkaya transferleri açıkladığı o dönemde konuştuğumuz bir arkadaşım; "Şampiyon takıma bu kadar çok 11 oyuncusu alınmaz, bu işte bir hata var işleyen makina bozulacak demişti." Ben bu düşünceye hiç katılmamıştım. Katılmamamdaki birinci nedenim; bu sene ŞL'inde de olunacağından kadronun geniş tutulma zorunluluğu, ikinci nedenim ise iyi giden takımın eksik yerlerine "upgrade" yapar gibi nokta atış adamlar alındığını düşünmemdi. Bugün itibariyle zaman arkadaşımı haklı çıkarmış görünüyor.. Geçen sene oyunun her anında rakibi ısıran, rakip ceza sahası önünde bile kısa pas üçgenleri kurabilen, deliler gibi koşan, savaşan ve kazanmayı herşeyden çok istediğini gösteren takım ortalarda yok. Kadro çok daha iyi ama hava bozuldu..

Hamit alındığında sevinmiştim. Çünkü bizim oynadığımız 4-4-2 'nin kanatları merkez orta saha kökenliydi, takım savunurken ortayı sıkmak ilk görevleriydi, zaten hücum ederken de takım merkezi kullanıyordu. Bu bağlamda Hamit en uygun isimdi ve kağıt üzerinde formanın eski sahibi Engin'den de 1 gömlek üstündü. Oysa şuan gelinen noktada Engin deliler gibi aranıyor! Süper kupa maçında Cüneyt Çakır 'a saldırışının o ilk saniyelerinde bile ben "10 kişi kaldık maç gitti" filan değil, "en az 8-10 maç ceza alacak ligi ne kadar etkiler?" 'i düşünüyordum. Fakat yine de o gün birisi bana bu Engin'i çok arayacaksınız dese muhtemelen onunla dalga geçerdim.

Amrabat için geçen yıl yazdığım en az 3 maç yazımda ligin en yaratıcı kanat oyuncusu olduğunu, fazlalıkları törpülendiğinde çok çok değerli bir oyuncu olduğunu yazdığımı hatırlıyorum. Özellikle bir önceki paragrafta anlattığım merkezi orta saha oyuncularından kurulu, iyi savunma yapan orta 4'lüye bu yapıyı zedelemeden yapılabilecek Amrabat takviyesi öenmli bir eksiği kapatacaktı. Bireysel yaratıcılığı ve skora etki etme kapasitesi yüksek delici bir kanat oyuncusu! İdeal bir transfer gözüküyordu. Fakat gelinen nokta; sanki altyapıdan yeni çıkmış heyecanlı bir genç yetenek muamelesi yapılan 25.5 yaşındaki bu adam sahada ne yapacağını sapıtmış durumda. İyi oynamak için delirecek seviyede istekli ve hırslı ama takıma uyum sağlayamadığı da gün gibi aşikar. Diğer 10 kişi ayrı Amrabat ayrı telden çalıyor. Bütün hayatı boyuncu oynadığı 4-3-3 'den 4-4-2 'ye geçiş süreci acılı oluyor.

Ve Burak Yılmaz.. Benim STSL 'de özel olarak hayranlık duyduğum tek futbolcu. Görür körlerin yazdığının aksine müthiş bir potansiyel olduğunu ve son 2 yıldır gün gün üzerine koyduğu futbolunda zirve yaptığını düşünüyorum. Milli takım seviyesindeki diğer forvetlerimiz Mevlüt, Umut filanken 6 yabancı sınırı olan bu ligde Burak transferini eleştirmek tam bir komedi. Görür körlerin bu sene sanki rezil olmuş çok kötüymüş havası yaratmaya çalıştıları Burak'ın sahada kaldığı 420 dakikada 5 golü var! İddialıyım sezon sonunda yine 30 'a yakın golü olacak ama adım gibi eminim beğenmeyenler yani kıskananlar yine eleştirecekler. Yazı burda sene sonunda dönüp bakarız.. Burak kendini atma ayıbını yapmadığı sürece benim gözümden düşmesi zor. Geçen yıl yerinde oynayan Necati'ye göre eksik kaldığı tek bir yön var ve maalesef bu düzende o aranıyor. Necati'nin yeri geldiğinde orta sahayı beşleme özelliği yani ayağında top tutma, pas alışverişlerine katılma özelliği Burak'ta yok. Stili böyle değil. Ama artıları eksilerinden çok daha fazla. Ben her an gol arayan güçlü ve süratli Burak'ı ağır ama ayağına daha hakim Necati'ye bin kere tercih ediyorum bu benim görüşüm.

Yeniler böyle, eskilerden ise 4 isimde gözle görülür büyük bir düşüş var: Eboue, Melo, Selçuk ve Muslera.

Selçuk-Melo ikilisi için takımın yarısı dedim hep, yarısından da fazlası olduğu bu sene belli oldu. Geçen yılki gibi toplam 25 gol atmalarını isteyen yok (ayrıca zaten bu sene buna gerek de yok) ama ayaklarındaki topu olumlu kullanan, iyi top saklayan, az pas hatası yapan ve bol ikili mücadele kazanan bu ikili bunları yine yapabilmeli! Melo'yu uzun tatil dönemi, Selçuk'u ise milli takım tartışması yıprattı. Melo olayında, en az onun kadar yönetimde sorumlu çünkü fiyat kırmak/kiralığa dönebilmek için bilerek ve isteyerek transfer sürecini uzattılar ve bu riski aldılar..

Geçen yıla göre önemli düşüş gösteren diğer iki oyuncu ise Muslera ve Eboue. Muslera önündeki defans hattında denenen yeni ikililerin handikapını yaşıyor. Ayrıca bireysel bir form düşüklüğü de mevcut bunu milli maçlardaki performansından da görüyoruz. Futbolcular da insan ve tabii ki hayatlarında böyle dönemler olacak, Muslera'nın formsuzluğu bu yazıda bahsettiklerim içinde en hafifi ve en çabuk/sorunsuz atlatılabilecek olanı...

Bence en önemlisi ve beni en sinirlendireni ise Eboue'deki form düşüklüğü. Diğer 3 futbolcu için de çeşitli elle tutulur nedenler sıraladık ama Eboue'nin durumu tamamen mental kaynaklı. Hedefsizlik.. Motive olamama.. Geçen sene ilk senesiydi, uzun zaman sonra ilk kez İngiltere dışına çıkmıştı, yeni bir takım vs. derken motive olmayı başardı ve kapasitesinin %70 'leri ile oynarak tüm sol açıkları ezdi geçti. Bu sene ise maça konsantre olmadığında Gençlerbirliği'nin sol beki karşısında bile rezil olabiliyor. Fatih hoca oyundan aldığında suratını görmüşsünüzdür umarım bu uyarıyı bir kişilik meselesi haline getirir ve yine geçen yılki gibi kendisini sahaya vermenin bir yolunu bulur.

Yorumlar

  1. STSL'in ne demek olduğunu anlamam 3-4 saniyemi aldı. Ortalamanın üzerinde mi altında mıyım, bilemiyorum :)
    Yine güzel bir analiz olmuş. Artık GS'yi TV'den değil senin yazılardan takip ediyorum. Devam...

    YanıtlaSil
  2. @keyfimizvebiz: Çok teşekkürler:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

FELİPE MELO RÖPORTAJI

Djiehoua: Futbol Canavarı

HAYATIMIN FİLMLERİ #41.Ip Man#

HAYATIMIN FİLMLERİ #46.The Pianist#

Şampiyonlar Ligi 3.torba aşkına

Transferdeki akıl durgunluğunun son adımı: Engin Baytar

HAYATIMIN FİLMLERİ #30.Rain Man#

35'lik Cris ve Cruzeiro 2003

HAYATIMIN FİLMLERİ #31.Old Boy#

SPOR TARİHİNİN EN BÜYÜK 10 AYARI